Hüseyin Kefeli
Köşe Yazarı
Hüseyin Kefeli
 

YAŞASIN CUMHURİYET

Kıymetli okurlarım bugün sizlere bir kavramdan bahsetmek istiyorum… Galat-ı Meşru; yani yanlışın doğru kabul edilmesi… Yazının başlığında bir hata mı var diye düşünebilirsiniz neden Cumhuriyet yazılmış bunun doğrusu Cumhuriyet değil mi diyebilirsiniz… Kıymetli dostlarım; takvim yaprakları 29 Ekim 1923 Pazartesi gününü gösterdiğinde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bizlere “Türkiye Cumhuriyeti”ni armağan ettiler… Türkiye Büyük Millet Meclisi “CÜMHURİYET” i ilan etmişti ve 1950 senesine kadar ülkemizin adı Türkiye Cumhuriyeti’ydi… 1950 senesine kadar kullandığımız paralarımızın üstünde “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” yazmaktaydı… Cumhuriyetin ilanından sadece 27 sene sonra bir Galat-ı Meşru gerçekleşti… Yani yanlışın doğru kabul edilmesi… Toplumda konuşma dilinde bir hata yüzde doksanlar seviyesine ulaştığında TDK bu yanlışı düzeltmek yerine yanlışı doğru kabul etme yöntemini tercih etmiştir çoğunlukla… Örneğin sırf “H” harfini söylerken toplum tembellik yaşadığı için “Hasta Hane” olan ve son derece anlamını karşılayan bir yapı “Hastane” olarak değiştirilmiştir… Dikkat ederseniz “hasta” kelimenin kökü, “ne” de ek olarak gelmiştir ancak Türkçede “ne” diye bir sondan ek bulunmamaktadır, ne soru ekidir, sonuç ise “hasta ne?” gibi bir kelime karşımıza çıkarmaktadır… İşte burada da karşımıza çıkan durum aynıdır… Halk “Cumhuriyet” derken zorlanmaktaydı ve konuşma dilinde Cumhuriyet daha kolaydı ve yanlışın doğru kabul edilmesi olayını en uç noktada yaşayarak 1950 senesinde ülkemizin ismi Türkiye Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Bu kez TDK tarafından değil ama Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla çünkü değişecek olan kelime ülkenin resmi adını da değiştiriyordu… Ülkemizin kurucularına 1923 yılında deseydik ki, biz sadece 27 yıl sonra ülkemizin adında değişiklik yapacağız ve bu değişikliği de konuşma dilinde kolayımıza gelsin diye yapacağız sanırım bizlere inanmazlardı ama bu yaşandı ve şuan cumhuriyet kelimesini doğru olarak kabul etmekteyiz… Şimdi diyebilirsiniz ki; Hüseyin bize bu bilgiyi neden anlattın, ister Ü olsun, ister U ne fark eder sonuç olarak bu bir yönetim biçimi ve 100 yıldır bizimle, bırak bu detayları… Ancak dostlarım 100. Yılını kutladığımız cumhuriyetimizin kelimelerine özen gösterelim, kelimelerimizi yaşatalım diye bir farkındalık olması amaçlı yazdım bu yazıyı… Daha on yıl önce yazılmış bir kitabı okurken zorlanmıyor musunuz? Ya da yeni baskılarında alt metin açıklamaları ile kelimenin anlamını yazdıklarını görmüyor musunuz? Kelimelerimiz ölüyor, şiirlerimiz ölüyor, tarihimizle olan bağımız kopuyor… Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini birçoğumuz ezbere bilmektedir, gelin görün ki içinde geçen kelimelerin karşılığı bilinmemektedir… Müstevliler, fakruzaruret, ahval… Bu kelimelerin anlamları bugün maalesef ki bilinemiyor… Yine İstiklal Marşımızdaki şu iki satıra bakın lütfen… Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım; Biliyorum bu kelimelerin anlamlarını bilenlerimiz vardır ancak bir duruma farkındalık oluştursun diye yazıyorum bu örnekleri… Ya kelimelerimize sahip çıkacağız ya da tarihimizle bağlarımız kopacak dostlarım… Cumhuriyetimizin 100. yaş günü hepimiz için kutlu olsun… Daha nice 100 yıllara… İlelebet daima… YAŞASIN CÜMHURİYET…
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2023 - Cuma
Hüseyin Kefeli

YAŞASIN CUMHURİYET

Kıymetli okurlarım bugün sizlere bir kavramdan bahsetmek istiyorum…

Galat-ı Meşru; yani yanlışın doğru kabul edilmesi…

Yazının başlığında bir hata mı var diye düşünebilirsiniz neden Cumhuriyet yazılmış bunun doğrusu Cumhuriyet değil mi diyebilirsiniz…

Kıymetli dostlarım; takvim yaprakları 29 Ekim 1923 Pazartesi gününü gösterdiğinde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bizlere “Türkiye Cumhuriyeti”ni armağan ettiler… Türkiye Büyük Millet Meclisi “CÜMHURİYET” i ilan etmişti ve 1950 senesine kadar ülkemizin adı Türkiye Cumhuriyeti’ydi… 1950 senesine kadar kullandığımız paralarımızın üstünde “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” yazmaktaydı…

Cumhuriyetin ilanından sadece 27 sene sonra bir Galat-ı Meşru gerçekleşti… Yani yanlışın doğru kabul edilmesi… Toplumda konuşma dilinde bir hata yüzde doksanlar seviyesine ulaştığında TDK bu yanlışı düzeltmek yerine yanlışı doğru kabul etme yöntemini tercih etmiştir çoğunlukla… Örneğin sırf “H” harfini söylerken toplum tembellik yaşadığı için “Hasta Hane” olan ve son derece anlamını karşılayan bir yapı “Hastane” olarak değiştirilmiştir… Dikkat ederseniz “hasta” kelimenin kökü, “ne” de ek olarak gelmiştir ancak Türkçede “ne” diye bir sondan ek bulunmamaktadır, ne soru ekidir, sonuç ise “hasta ne?” gibi bir kelime karşımıza çıkarmaktadır…

İşte burada da karşımıza çıkan durum aynıdır… Halk “Cumhuriyet” derken zorlanmaktaydı ve konuşma dilinde Cumhuriyet daha kolaydı ve yanlışın doğru kabul edilmesi olayını en uç noktada yaşayarak 1950 senesinde ülkemizin ismi Türkiye Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Bu kez TDK tarafından değil ama Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla çünkü değişecek olan kelime ülkenin resmi adını da değiştiriyordu… Ülkemizin kurucularına 1923 yılında deseydik ki, biz sadece 27 yıl sonra ülkemizin adında değişiklik yapacağız ve bu değişikliği de konuşma dilinde kolayımıza gelsin diye yapacağız sanırım bizlere inanmazlardı ama bu yaşandı ve şuan cumhuriyet kelimesini doğru olarak kabul etmekteyiz…

Şimdi diyebilirsiniz ki; Hüseyin bize bu bilgiyi neden anlattın, ister Ü olsun, ister U ne fark eder sonuç olarak bu bir yönetim biçimi ve 100 yıldır bizimle, bırak bu detayları… Ancak dostlarım 100. Yılını kutladığımız cumhuriyetimizin kelimelerine özen gösterelim, kelimelerimizi yaşatalım diye bir farkındalık olması amaçlı yazdım bu yazıyı…

Daha on yıl önce yazılmış bir kitabı okurken zorlanmıyor musunuz? Ya da yeni baskılarında alt metin açıklamaları ile kelimenin anlamını yazdıklarını görmüyor musunuz? Kelimelerimiz ölüyor, şiirlerimiz ölüyor, tarihimizle olan bağımız kopuyor…

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini birçoğumuz ezbere bilmektedir, gelin görün ki içinde geçen kelimelerin karşılığı bilinmemektedir… Müstevliler, fakruzaruret, ahval… Bu kelimelerin anlamları bugün maalesef ki bilinemiyor… Yine İstiklal Marşımızdaki şu iki satıra bakın lütfen…

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;

Biliyorum bu kelimelerin anlamlarını bilenlerimiz vardır ancak bir duruma farkındalık oluştursun diye yazıyorum bu örnekleri… Ya kelimelerimize sahip çıkacağız ya da tarihimizle bağlarımız kopacak dostlarım…

Cumhuriyetimizin 100. yaş günü hepimiz için kutlu olsun… Daha nice 100 yıllara… İlelebet daima… YAŞASIN CÜMHURİYET…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve duzcehurhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.