Kadına şiddet en elit kesimden en alt tabakaya kadar yaşanan ama her zaman üzeri örtülmeye çalışılan kocaman bir toplumsal ayıbımız.
Her yıl 25 Kasım’da uluslar arası kadına karşı şiddete karşı dayanışma günü olarak dünya çapında farkındalık yaratmak için bazı çalışmalar yapılıyor bana soracak olursanız sonuç getirmeyen çalışmalar bunlar.
Neden mi?
Her gün haberlerde kadına karşı şiddetin ölümle sonuçlanan ya da inanılmaz hastalıklı şiddet içeren haberlerini ne yazık ki okuyoruz.
Bu şiddeti uygulayan kişiler kendilerinde bu hakkı nereden alıyorlar diye düşünüyor musunuz hiç?
Evlenmek o deftere imza atmak, kadını satın almak ona sahip olma işlemi değil.
Kız kardeşin ya da ablan ya da kızın senin tapulu malın değil. Bu fikri topluma aşılamakta etkili olmalıyız.
En üzüldüğüm nokta aileleri şekillendirenler gene biz kadınlarız! Neden çocuklarımıza kendimize değer vermeyi öğretmiyoruz? Anne olarak evde herkesin hizmetçisi gibi davranmayı hünerli eşlik hünerli annelik sanmaktan vazgeçtiğimiz zaman kendimize değer vermeye başladığımız zaman çocuklarımıza kadınlara saygıyı öğreteceğiz.
Devlet kurumlarımız topluma şiddetin özellikle kadına şiddetin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Ama bence daha anaokulu ve ilkokul zamanlarında derslere entegre edilmesi gereken bir konu ki bu ağaç yaşken eğilsin dimi?
Son olarak Hz. Muhammed (sav) sözünü vicdanınıza bırakmak istiyorum.
Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz! Zira siz onları Allah'ın bir emaneti olarak aldınız.” “Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım.”